Uzak pazarlara odaklanan sektör, maliyet kıskacında

Mehmet HANİFİ GÜLEL

Süt sektörü, ‘1 Haziran Dünya Süt Günü’ öncesi ihracatta uzak pazarlarla çıkış yolu ararken yüksek maliyetler nedeniyle dış pazarda rekabetçi olmakta zorlanıyor. Son dönemde Çin ve ABD pazarına yönelen sektörün, bu ülkelere yapılan ihracatı da yükselmeye başladı.

ABD’ye yapılan süt ve süt ürünleri ihracatı ilk üçe girdi. Sektör, bu ay içinde Çin’de katıldığı fuarla pandemide yakaladığı ihracat ivmesine yeniden erişmek istiyor. Sektör temsilcileri, süt üretiminde maliyetlerin düşürülmesi ve katma değerli ürünlerin üretimiyle rekabette öne çıkılabileceğini ifade ediyor.

“Yem giderleri, süt üretim maliyetinin yüzde 64’ü”

Süt üretiminde maliyetleri artıran unsurların başında ise süt ve yem paritesinin birbirini tutmaması geliyor. Bu durum hayvancılık işi yapan küçük aile işletmelerinin süt ineklerini satmak zorunda kalmasını beraberinde getiriyor.

Sütte üretim artışının sağlanması için aile işletmelerinin sayısı ve verimliliğinin artırılmasının kritik önem taşıdığını vurgulayan sektör temsilcileri, süt desteğinin artırılması ve farklı bir şekilde küçük aile işletmelerin desteklenmesiyle ihracatta daha rekabetçi bir yapıdan söz edilebileceği fikrinde birleşiyor.

Üreticiler açısından bakıldığında süt üretiminde en önemli maliyet unsurunun hayvan beslemede kullanılan kaba ve kesif yem maliyeti olduğunu kaydeden Ulusal Süt Konseyi (USK) Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Can, yaptıkları hesaplara göre besleme giderlerinin toplam süt üretim maliyetinin içindeki payının yaklaşık yüzde 64 seviyesinde olduğunu söyledi.Geçen yıl süt yemindeki fiyat artışının yüzde 42 oranında gerçekleştiğini aktaran Hamit Can, şu bilgileri verdi: “Bu oran TÜİK tarafından aynı yıl için açıklanan ÜFE oranıyla hemen hemen aynı. Çiğ sütün tavsiye satış fiyatının belirlenmesinde temel aldığımız unsur üretim maliyeti.

Maliyetleri en fazla etkileyen gider yem fiyatlarındaki hareketliliktir. Yem fiyatları ise büyük ölçüde yem hammaddelerinin uluslararası fiyatlarına, döviz kurundaki harekete ve mevsimsel şartlara bağlı olarak şekilleniyor. Bu yılın ilk 5 ayında bizim hesaplarımıza göre süt yeminin fiyatı bölgesine göre yüzde 6-8 oranında artmış görünüyor. Sonraki süreçte maliyet esaslı olarak çiğ süt tavsiye fiyatının belirli dönemlerde değerlendirerek ihtiyaç olması durumunda güncellenmesini planlıyoruz.”

“İhracattaki düşüşten peynir grubu etkilenmedi”

Süttozu, tereyağı ve peynir altı suyu ürünleri gibi endüstriyel ürünlerdeki fiyat avantajını 2023’te kaybetmiş olmamızın ihracattaki düşüşün temel sebebi olduğunu söyleyen Hamit Can, şu değerlendirmeyi yaptı: “Avrupa’da fiyatlar geçtiğimiz yıl oldukça düştü.

Uluslararası fiyatlardaki geri çekilme ihracatta rekabet gücümüzü zayıflatıyor. Ancak peynir grubu ürünlere baktığımızda, ihracatımızın bahsettiğimiz düşüş trendinden etkilenmediğini görüyoruz. Peynir, katma değeri yüksek ve marka değeri oluşturan bir ürün grubu olduğundan ihracat miktarı uluslararası fiyat dalgalanmalarından diğer ürünler gibi etkilenmiyor.

Bu sebeple katma değerli ürünlerimizin ihracatını artırmamız gerekiyor.” 2023’te değer bakımından ihracatın yarıdan fazlasını peynir grubu ürünlerinin oluşturduğunu ekleyen Hamit Can, “Özellikle Turkish labne markasıyla sanayicilerimiz Ortadoğu pazarında önemli yere sahip. Öyle ki bölgedeki yerel firmalar ve hatta bazı Avrupa ülkeleri Turkish Labne markasıyla Ortadoğu ve Körfez pazarında ürün satıyorlar” dedi.

“Üretimdeki düşüş trendi 2023 itibarıyla artık bitti”

TÜİK tarafından 2023 yılı süt üretim istatistikleri yayımlandığını hatırlatan Hamit Can, süt üretiminin geçtiğimiz 2 yılda kademeli olarak düştüğünü belirtti. 2023 yılı verilerine bakıldığında üretimdeki düşüş trendinin bittiğinin görüldüğünü bildiren Hamit Can, “Geçtiğimiz yıl bütün türlerden elde edilen toplam süt üretim miktarımız 21,5 milyon ton seviyesinde. Ülkemiz özellikle Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Körfez Bölgesi başta olmak üzere Amerika kıtasından Uzak Doğu ülkelerine kadar geniş bir coğrafyaya süt ve süt ürünleri ihraç ediyor.”

 

Başa dön tuşu