Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu Listesi’nde yer aldıklarını belirten Matesa Dokumacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Eryaman, üretime başladıkları yıldan itibaren kaliteden ödün vermeden küresel markalara ve konfeksiyolara hizmet verdiklerini söyledi.
Kahramanmaraş’ta 1989 yılında kurulan Matesa Tekstil’in yıllık 24 milyon metre üretim kapasitesine ulaştığını söz eden Gökhan Eryaman, her türlü elyaftan open-end, ring, compact iplik, dokuma kumaş, örme kumaş ve denim kumaş alanında faaliyet gösterdiklerini vurguladı.
Entegre bir dokuma kompleksi olarak, 400 bin metrekare açık, 300 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösterdiklerine dikkat çeken Eryaman, “Matesa Dokuma; bünyesindeki sekiz adet iplik fabrikası, bir katlama-büküm fabrikası, denim fabrikası, dokuma ve dokuma boya fabrikaları, örme ve örme kasar/boya fabrikaları ile Türkiye’nin en büyük dokumacılık firmaları ortasında yer alıyor. Tesis içinde birebir vakitte tüp baskı, rotasyon baskı ve iplik-elyaf boya kısımları bulunuyor” dedi.
Avrupa pazarında büyümeye odaklandı
Matesa Tekstil’in ana ihracat pazarının Avrupa ülkeleri olduğunu kaydeden Gökhan Eryaman, yıllık cironun yüzde 35’ini ihracattan elde ettiklerini aktardı.
Avrupa pazarında büyümeyi hedeflediklerinin altını çizen Eryaman, “Bu yılın başlarında ileri teknolojiye sahip yeni open-end iplik ve vortex iplik tesisimizi devreye aldık, iplik üretim kapasitemizi artırdık. Polyester, viskon üzere farklı elyaflar ve bunların karışımları ile katma kıymeti yüksek eserler imal edip, ihraç ediyoruz. Ürettiğimiz iplik, örme kumaş, dokuma kumaş ve denim kumaşın da bir kısmını ihraç ediyoruz. Bu yıl gayemizi, yeni pazarlar yakalayarak yurtdışı satışlarımızı artırmak istikametinde belirledik” diye konuştu.
“Yeni periyotta ekolojik eserlere tartı vereceğiz”
Yeni periyotta Ar-Ge çalışmalarını, pazarın talep ettiği istikamette sürdürülebilir üretim çerçevesinde gerçekleştireceklerini belirten Gökhan Eryaman, su ve güç tasarrufu, sıfır atık ve yenilenebilir güç çalışmalarının üzerinde durduklarının altını çizdi. Eryaman, şöyle devam etti: “Yeni devir, etrafa ve tabiata hassas, sürdürülebilir eserlerin öne çıkacağı bir periyot olacak. Organik pamuk yahut geri dönüştürülmüş elyaflardan üretilmiş, ekolojik boya ve ekolojik kimyasal kullanılarak üretilmiş ve düşük güç ya da yenilenebilir güç kullanılarak üretilmiş kumaşlara yük vereceğiz. Birebir vakitte, 2018 yılında kullanımına başladığımız ekolojik sülfür boya ile denim kumaş üretimimiz devam ediyor. Bu kumaşlar için sertifika oluşturma çalışmalarımızı da sürdürüyoruz.”
“Arz, talebin önüne geçti”
Tekstil ve denim kesiminin problemlerine da değinen Gökhan Eryaman, en büyük düşüncenin rekabetçi piyasa şartları olduğunu söz etti.
Talepler artmadığı yahut az ölçüde arttığı halde, arz ölçüsünün kat be kat arttığına dikkat çeken Eryaman, “Özellikle Asya üreticilerinin pazarımızdan aldığı hisse her geçen gün artıyor. Global ölçekte yaşanan siyasi karışıklıklar, ticaret savaşları, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve küresel ekonomik sakinlik satışlarımızı etkilemekle birlikte, hammadde fiyatlarında da dalgalanmalar neden oluyor” tabirlerini kaydetti.
Tekstil bölümünün, Türkiye’nin üretim kalelerinden biri olduğunu vurgulayan Eryaman, bölümün geleceğine yönelik kalkınma planlarının hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’de dokuma bölümünün süreksiz görülmemesi, tersine yeni yatırımların önünün açılması gerektiğini vurgulayan Gökhan Eryaman, “Tekstil kesimi olarak, Ticaret Bakanlığı’ndan, yeni periyotta Türk sanayicisini koruyacak hareket planları talep ediyoruz. Yurtiçinde ürettiğimiz birçok dokuma eserinin ithalatında mevcut olan vergilerin korunmasını ve mutlaka kaldırılmamasını istiyoruz” dedi.
