Maliyet hesabı yapabilecek kapasiteye sahibiz.
Buğday fiyatının açıklanmasıyla başlayan tartışmalar devam ediyor. Bakanlık yetkilileriyle yaptığım görüşmelere istinaden maliyet hesabının konuşulandan çok daha fazla kriter ve geniş katılımlı konsorsiyumla yapıldığını ortaya koyuyor.
Buğdaya yüzde 40 kar
Bakanlığın 922 ilçedeki teşkilat yapısı ve sahadaki teknik ekiplerinden maliyet hesabına temel oluşturacak binlerce veri alındı. Her türden üretici şartlarına yönelik bilgiler, akademisyenler, STK’lar ve farklı disiplinden yüzlerce uzman ile bilimsel temelli bir maliyet hesabına dönüştürüldü. Bu esnada 7 bölgeden çeşitli şartlara sahip gerçek binlerce çiftçi ile görüşmeler yapıldı. Ziraat Odalarından, Tarım Kredi’den, Tigem gibi kurumlardan farklı detaylar alındı. TMO’un Ankara yakınlarındaki 400 dönüm arazisinde farklı üretim modeline ait maliyet hesaplarıyla kıyaslandı. Teknik kabullere bakıldı. En sonunda da yüzde 39 ile yüzde 40 arasında karlılık temelli bir fiyat açıklandı.
Yetkililere göre buğday maliyet hesaplarına yıl boyu çeşitli şekillerde ödenen desteklemeler eklenmiyor.
Bakanlık neye göre maliyet hesabı yaptı?
Milyonlarca çiftçi Türkiye’nin en çok üretilen tarım ürünü buğdayı farklı şartlarda ve maliyetlerde üretiyor. Her köye 10 farklı fiyat açıklasan yetmez. Buğday maliyetini hesaplamanın güç olduğunu, Türkiye’de tarımsal ürünlerde maliyet hesabı yapabilecek penetrasyona sahip çok az kurum ve kişi olduğunu hepimiz biliyoruz. Borcu harcı olmayan, bin dönümden fazla arazide üretim yapan, suya kolayca erişebilen mühendis çalışan bir tarlada buğday 6,99TL’ye üretilebileceği gibi aynı buğday küçük aile çiftçileri tarafından krediyle alınmış traktör ve çiftçi şartlarında yapılan tarımsal faaliyet sonucu 10,99 TL’ye de mal edilebilir.
Buğdaya yapılan pozitif ayrımcılık bitmek üzere.
Pek çok sebebi var. Yaklaşan bir seçimin olmaması, buğdaya verilirse fındığa, pamuğa, diğer tarımsal ürünlere referans teşkil edeceği ihtimali gibi pek çok nedenden ötürü buğday fiyatları rasyonel bir yaklaşımla açıklandı.
Buğdaya verilirse fındık da ister
Fiyatın açıklanmasının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen tartışmalar bitmiyor. Açıklanma şekli bile farklı oldu. Bu yıl ilk defa Cumhurbaşkanı veya Bakan tarafından değil yazılı bir açıklamayla yapıldı. Buğday fiyatı yerine “referans fiyatı yazılarak” kısmen de olsa bağlayıcılığı ortadan kaldırılmaya çalışıldı.
Buğday fiyatına bir revizyon gelir mi?
Buğday fiyatına gelen tepkiler sonucunda iyi polis/kötü polis stratejisiyle bir düzenleme gelir mi pek sanmam. Zira buğdaya yapılırsa çay, fındık, fıstık hepsi istemeye başlar. Kemer sıktığımız şu günlerde Mehmet Şimşek yönetiminin ek bir bütçeye onay vereceğini sanmıyorum.
Buğday fiyatından anladığım
Süreçten, açıklanan fiyattan, tartışmalardan, açıklamalardan çıkardığım “tarımda bundan sonra konuşmalara değil verimliliğe, performansa destek verileceğidir.” Çiftçi olmak, üretmek yetmiyor; “kaynakları iyi kullanmak, verimi artırmak, hesap kitap yapabilmek, rasyonel olmak” yeni çiftçiden, yeni çiftçilikten beklenenler.
Buğdaydan vazgeçerler mi?
Maliyet hesaplamaları tartışması devam ededursun bir taraftan da en çok sorulan soru. Buğdaya açıklanan fiyat ekim itibariyle başlayacak Tarımsal Üretimde Planlı Dönemde buğday ekimini olumsuz etkiler mi?
Sorunun cevabı Üretimde Planlı Dönemin motivasyon kaynağında saklı. Tarımsal üretimde planlı dönem güz ekiminde öncelikle belirli stratejik ürünlerle başlayacak. Buğday en stratejik olanı. Bu yıl üreticisini üzdüğü düşünülen buğday ekmek istemeyen çiftçi nasıl motive edilecek. Tarım ve Orman Bakanlığı son aylarda Tarımsal Üretimde Planlı döneme has yeni bir “Planlama Desteği” yapılacağından bahsediyor. Türkçe meali planlı dönemi teşvik edecek yeni bir destekleme modeli. Yani bu yıl az kazansa bile seneye buğday ekmekten vazgeçmeyecek, alacağı desteklerle üretmeye devam edecek bir planlama yapılacak. Bu sayede üretimin devamlılığı, “arz/talep” dengesi ve “gıda güvencesi” sağlanmış olacak.
Buğday özel sektöre mahkûm mu bırakıldı?
Aylar öncesinde Türkiye ‘un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Haluk Tezcan’ın buğday fiyatına yönelik; “üreticiyi mağdur etmeyiz ekmeği de koruruz” cümlesini hatırladım. Bu cümlenin altını doldurmak için 21 Haziran’dan itibaren DİR bile kapatıldı. Dışarıdan buğday alarak un/makarna üreterek ihracat yapma durduruldu. Daha önce ithal edilen buğday ile ürün yapılırken artık un fabrikaları içerdeki buğdayı alıp işleyip ihracat yapabilecek. Bu anlamda buğdayın fiyatının serbest piyasada açıklanan fiyatın altına düşmesi önlenmiş olacak. Artık isteseler de un fabrikaları dışardan buğday alamayacağı için iç piyasadan buğday almak zorunda kalacak, fiyatın düşmesi de engellenmiş olacak. Bu sayede üretici korunmuş olacak.
Buğdayı EYT yaktı
Ezcümle; nereden bakarsak bakalım hiçbir çiftçilik türü kolay değil. Sadece kırsalda kalıp üretime devam etmek bile çiftçilerin her türden desteği hak etmeleri için yeterli. Zira artık daha rasyonel olmak zorundayız. EYT için alkış tutanlar vaktiyle Hazineden gidecek paranın çiftçiyi/ekmeği/rızkımızı yakacağını unutmasaydı belki de bugün yaşadığımız pek çok ekonomik sorun yaşanmayacaktı. Gelinen noktada her türden ek ödeme zincirleme reaksiyona yol açıyor. Buğdaya revize ekmeğe, ekmeğe zam, asgariye, asgariye zam emekliye zorluk olarak yansıyor. Belki de durmanın /düşünmenin zamanı geldi de geçiyor. 2024 hiç kimse için kolay olmayacak.