Doğalgazda yanlış yapıyoruz

Ferit PARLAK

Doğalgazın sağlığa, bütçeye, karbon ayak izine ciddi maliyetler yüklediğine ve yükleyeceğine dikkat çeken iklimlendirme sanayicileri, doğalgaz ithaline ve donanımına harcanan paranın yalıtım ve ısı pompası gibi enerji verimliliğini yükseltecek alanların geliştirilmesinde kullanılması zorunluluğumuza dikkat çekti.

İhracatçı sanayiciler, “AB ülkeleri insan sağlığı ve verimliliği için, yanı sıra karbon ayak izini sıfırlayıp, maliyetleri düşürmek amacıyla doğalgazdan vazgeçiyor. Biz ise doğalgazı yaygınlaştırmak için uğraşıyoruz, yanlış yapıyoruz” görüşünde birleşti. İklimlendirme Sanayi İhracatçılar Birliği (İSİB) Başkanı Mehmet Şanal ile İSİB Başkan Yardımcısı ve TOBB İklimlendirme Meclisi Başkanı Zeki Poyraz sektördeki gelişmeleri anlatarak DÜNYA’nın sorularını yanıtladı.

Başkan Mehmet Şanal, sektörün bugün 7.5 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaştıklarına değinerek, “İklimlendirme ürünleri için dünya ülkeleri, geçtiğimiz ay itibariyle yıllık toplam 580 milyar dolarlık ithalat hacmine ulaştı. Bu rakam her geçen gün artıyor. Bizim aldığımız payın oranı ise yüzde 1.3’e çıktı. Yani yıllık ihracat rakamımız 7.5 milyar doları buldu. 2028 yılı için bakanlık tarafından konulan 10.6 milyar dolarlık hedefi daha yakın zamanda yakalarız” dedi.

“Doğru eylem planı ve yol haritası şart..”

 İklimlendirme sektörünün kilogram başına ihracat rakamının 6.1 dolar seviyesinde olduğuna da vurgu yapan Şanal, “Katma değerli ürün üretimini ve verimliliği artırarak dünya ithalatından aldığımız payı yüzde 1.5’in üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.

Isıtmada dünya pazarı genelinden 3.7, soğutma cihazlarında 1.41, klimada yüzde 1, havalandırmada binde 8, tesisat malzemelerinde yüzde 1, yalıtımda ise 1.35’lik pay alıyoruz. Aldığımız pay her yıl artış gösteriyor. Isıtmada payımızın yüksek olmasının nedeni radyatör üretiminde lider, kombi yatırımında da iyi durumda olmamız. Çin’de Türk radyatörü özellikle kaliteli olarak nitelendiriliyor ve daha yüksek fiyattan satılıyor” dedi.

Tehlikelere de dikkat çakan Şanal, “Bizim artık sıfır enerjili binaları konuşmamız lazım ve devletin de buna teşvik mekanizmaları geliştirmesi gerekiyor. Ülke olarak eylem planını oluşturursak yatırımları da çekebiliriz. Avrupa soğutucu gazların kotalarını oluşturmaya başladı. Biz şimdiden bunun handikapını yaşıyoruz. Doğru bir eylem planı yapamazsak, mevzuat ve yol haritası belirlemezsek, sağlıklı bir şekilde ilerleyemeyiz” diye konuştu.

“Teknolojimize olan talep artıyor”

 İklimlendirme Sanayi İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve TOBB İklimlendirme Meclisi Başkanı Zeki Poyraz ise ihracatta kilogram başına ortalama fiyatın son 5 sene içerisinde 4.5 dolardan 6.1 dolara çıkışının nedenini özetleyerek, “Yükselişte hammadde fiyatlarındaki artışın da etkisi var ama katma değerli ürünlerin üretiminde, teknoloji kullanımında ve verimlilikteki artışın etkisinin çok daha yüksek olması, bizleri gururlandırıyor ve daha büyük hedefler koymamıza neden oluyor” açıklamasını yaptı.

“Yabancı yatırımcılar yan sanayimizi yukarı taşıyor”

 Poyraz yabancı yatırımcının ilgisine ve yatırımlarda ki artışa da dikkat çekerek, “Yabancılar Türkiye’yi üs olarak görmeye başladı. Türkiye’de pazarı olmamasına rağmen ısı pompası yatırımı yapan yabancı yatırımcılar var.

İklimlendirme sektörü, çekim gücü olan bir sektör, zaten mevcut yabancı yatırımcılardan da bunu görüyorsunuz. Bunun Türkiye’ye faydası çok. Onlardaki yeni teknoloji, yeni ürün geliştirmeler, yeni disiplinler bizim yan sanayimiz ve benzer iş yapan firmalarımızı da belli bir seviyeye çekiyor” dedi.

“Konutlarda yalıtım zorunluluğu, cari açığa ve sağlığa ilaç olur…

Binalarda yalıtımın sağlanması cari açıktan sağlığa kadar tüm sorunları çözebilecek nitelikte bir konu. Karbon vergisinden dolayı Avrupa’da da öncelik veriliyor, ciddiye alınıyor. Bizde niye böyle?

M.Şanal: Konutlarda, okullarda, hastanelerde yalıtımın artırılmasına yönelik politikalar geliştirmemiz lazım. Isı pompası bir ısıtma, soğutma türü ama önemli olan bu ısıyı tutmak.

Isı ihtiyacını, ısı yükünü azaltmak önemli olan. Yani cihaz günde 3 saat mi çalışacak, yarım saat mi çalışacak? Avrupalı iskan raporu için termal kamera kullanıyor ve “Camın şurasında, şu kadar ısı kaçağı var. Bunu giderdikten sonra iskan izni verebilirim” diyor.

Bizde de böyle bir mevzuat olmalı. İngiltere, “Kombilerde yüzde 20 hidrojen yakacaksın” diyor. Hidrojen ucuz olduğu için değil, gaza bağlılığı azaltmak ve hava kalitesini artırmak için. Eğer biz yapılarda enerji verimliliğini sağlamazsak, iç hava kalitesini sağlamazsak, sağlıksız ortamlarda pahalıya yaşamış oluyoruz.

Yalıtım standardı değişmeli…

 Z.Poyraz: Gelişmiş ülkelerde duvarın dışında 15 santim yalıtım malzemesi uygulama zorunluluğu var. Kuzey Avrupa ülkelerinde 25 santim. Çatıda 40 santim yalıtım uygulaması var. Bizde 5 santim yalıtım yapıldığı zaman, bir şey yaptım zannediliyor. Ekimin altısından beri Ankara’da kaloriferler yanıyor.

Almanya yalıtımlı binalar nedeniyle yakmıyor. Yeni binalarda 15 santim, 20 santim yalıtım yapılması zorunlu olmalı. Evet, TSE’nin yalıtım standardı var ama revize edilmesi lazım. Eski binaya, eğer bu söylediğimiz yalıtım yapılsın. 4 senede kendini amorti ediyor. Sağlık masraflarındaki düşüş de ayrı bir avantajı.

Avrupa doğalgazdan kaçarken, biz yaygınlaştırıyoruz. Yanlış yapıyoruz…

AB’nin karbon ayak izi faturasını azaltmak için doğalgazdan kaçtığını biliyoruz. Bizde durum nedir, tehlikenin farkında mıyız?

M.Şanal: Hem ısıtmayı hem soğutmayı hem de sıcak su ihtiyacını aynı anda yapabilen cihaz olan ısı pompası kullanımı için Avrupa’da tüketicilere yüzde 55 ile 95 arasında teşvik veriliyor. Çünkü iklimlendirme sistemlerini ısı pompasına çevirdiği zaman doğalgazdan ve fosil yakıtlardan uzaklaşıyor.

Karbon salınımını, emisyonlarını düşürmüş oluyor. Gerçek neden Rusya bağımlılığından kurtulmak değil yani. Zaten bu dönüşümü savaştan önce başlatmışlardı. Onlar hem gaza bağımlılıklarını azaltmaya çalışıyor hem de sıfır karbon hedefine yürüyorlar. Biz de sıfır karbon trendine girmek zorundayız.

Z.Poyraz: Fabrikamda ölçüm yaptırdım. Karbon ayak izime doğalgazın yüzde 33’lük etkisi var. Yani her türlü önlemi alsam, tüm ürünlerimde sıfırlasam dahi, doğalgaz kullanımımdan dolayı ülke kotası etkilenecek ve ben ekstra karbon vergisi ödemek zorunda kalacağım. Yerli ve yabancı yatırımcı bakacak, “Maça bir sıfır mağlup başlayacağım. Neden Türkiye’yi tercih edeyim?” diyecek. Isı pompası gibi sistemlerin enerji verimliliği yüksek ama ilk yatırım maliyeti de yüksek.

Tüketicinin alım gücü de belli. Dolayısıyla teşvik mekanizmasını geliştirip, yatırımcıyı o alana zorlamaması lazım. Örneğin Göcek. Her belde gibi doğalgaz getirmeye uğraşıyor. Zaten ısınma ihtiyacı senede bir ay, hadi olsun 2 ay. Ege Akdeniz bölgelerinde son 3-4 yılda birçok lokasyona doğalgaz taşımaya başlamamız acıdır.

Hatta ısı pompasını söküp, üstüne yeni maliyetlere katlanıp doğalgaz bağlatıyoruz. Gelişmişlerin tersi politika yani. İnsanların doğalgaz için defaten harcadığı para belki 35 senelik elektrik parası. Tabii doğalgaz dağıtım şirketleri bunları da bir politika olarak uyguluyorlar. Maalesef yanlış bir yoldan gidiyoruz.

“Teknik elemandan vazgeçtik, nefes alsın yeter”

Ara eleman sıkıntısı büyüyor. Nasıl çözeceksiniz bu sorunu?

M.Şanal: Avrupa’da da ciddi anlamda tekniker ve teknisyen sıkıntısı yaşanıyor. Hata ısı pompası pazarı büyüdüğü için montaj yapma noktasında dahi ciddi sıkıntılar var.

Biz ise algı operasyonunu yönetemiyoruz. Bu nedenle yeni jenerasyon üretimde çalışmak istemiyor. İşçi algısını değiştirmemiz, işçi itibarını yükseltmemiz gerekiyor. Yeni jenerasyon ya kamuda çalışmak istiyor, yada kuaför, güvenlik elemanı, vale olmak istiyor. 100’ün üzerinde makine mühendisliği bölümü var.

Kars’ta da var Hakkari’de de var ama gençlerin ilgisini yönlendiremezsen olmuyor. Bir diğer şey Yıldız Teknik’te iklimlendirme dalı vardı, Ege’de de kuruldu. Herşey o okullar için iyi giderken, YÖK, “Bu dalları kaldırdım” dedi. Şimdi onlarla uğraşıyoruz, tekrar kurulsun diye.

Z.Poyraz: Ben aynı zamanda TOBB İklimlendirme Meclisi Başkanıyım. Meclis olarak meslek okullarında iklimlendirme bölümlerinde olan öğrencilerin staj, burs ve laboratuvar ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bizim fabrikaya da staj için 10 öğrenci geldi. ‘İklimlendirme nedir?’ diye sordum çocuklara, bir tane yanıt alamadım.

Meslek Lisesi açılır, sayısı da çoğaltılır ama öğrenci ve aileler isteksizse, eğitimin niteliği de sıkıntılıysa, istediğin kadar meslek lisesi açsan da sorun çözülmüyor. Eski sanat okullarındaki ruh lazım. Şu anda TAİ’de kanat yapıyor, eski sanat okulları mezunları. Biz çocukları diploma peşinde koşturtuyoruz, mesleğin, sanatın değil. ‘Altın bileziğin olsun’ diyen yok.

Ben işçi arıyorum, adam diyor ki, “Sen kalifiye arıyorsun, onun için bulamıyorsun.” Ben nefes alan adam arıyorum. Fabrikanın kapısında 20 yıldır tabela asılı, “Vasıflı, vasıfsız eleman aranıyor” diye. Biri çürüdü, bir daha yaptırdık. Kim varsa gönderin diyorum, kefil falan da istemiyorum. Gönderin yetiştiririm ben.

“Seçilmiş 400 yabancı, 13 bin yabancı ziyaretine vesile oldu…”

Yıllarca hazırlık yaptıktan sonra, model alınacak, model alınması gereken bir fuar düzenlediniz. Farkı neydi diğerlerinden?

M.Şanal: Avustralya’dan Güney Amerika’da ki ülkelere kadar satın almacıları araştırdık, bulduk, bağlantı kurduk. 69 ülkeden, nokta atışıyla, 600’e yakın alıcıyı fuara davet ettik. Bu davetlilerden 400’ün üzerinde katılım gerçekleşti. Onların katıldığını gören, diğer binlerce satın almacı da fuarı merak edip geldi. Sonuçta 13 bin yabancı ziyaretçi sayısına ulaştık. Biz bir tohum atmak istedik. Amacımıza ulaştık. Şimdiden 2 yıl sonranın hazırlıklarına başladık.

Z.Poyraz: Bu fuar bugüne kadar hiçbir ihracatçı birliğinin uygulamadığı bir projeydi. Bakanlıkla yürüttük. Davetlilerin yol ve konaklamalarını karşıladık. Avusturalya’dan Güney Amerika’sına, Peru’sundan Kolombiya’sına kadar gelmeyen ülke kalmadı. Misafirlerin ve katılımcıların çok memnun ayrılmaları ve ciddi alımların olması projemizin ne kadar doğru olduğunu gösterdi.

“Kısa zamanda fazla vermeye başlarız”

Sektörün dış ticarette dengeyi yakaladığını gördük. Hatta bir ay fazla da verdi. Ne oldu da, açık arttı?

M.Şanal: Sektörde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 98’lere kadar çıktı. Ancak döviz fiyatı düşük kalınca, ithalata yönelim arttı. Şu anda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 92 seviyesinde. Ama şu anda nihai ürün tarafında fazla veriyoruz.

Tesisat malzemeleri konusunda ciddi ticaret açığı veriyoruz. Zaten 580 milyar dolarlık dünya ithalatının, 340 milyar dolarını tesisat malzemeleri oluşturuyor. Pompa ve otomasyon malzemeleri noktasında da üretim açığımız var. Her şeyi üretmek zorunda da değiliz ama kısa zamanda artıya geçeceğimizden eminiz.

Z.Poyraz: Aslında iklimlendirme sektörünün ürünü olup, GTİP nedeniyle iklimlendirme sektörü ihracatı olarak sayılmayan ürünler de var. Örneğin menfezler, hava kanalları iklimlendirme sektörünün ürünleri ama farklı sektörün ihracatı olarak da belgelenebiliyor. Bu durum bazı sektörlerde ciddi sorun.

Örneğin masa, normalde mobilya sektörünün ürünü. Ama ‘plastik masa’ kimya ihracatı, ‘alüminyum masa’ demir dışı metaller ihracatı, ‘demir masa’ demir çelik ihracatı, ‘mermer masa’ maden ihracatı olarak kaydediliyor. İhracatçı birlikleri kurulduğunda sistem hammadde üzerinden kurulmuş. Makine sektöründe de aynı sıkıntılar var. Bu konunun tüm ayrıntılarıyla yeniden ele alınması ve karışıklığın giderilmesi gerekiyor.

“Yabancılar fabrika almak istiyor”

Sektör temsilcileri yabancı ilgisine dikkat çekiyor. Fabrikalarımız için ciddi teklifler veriliyormuş yabancılar tarafından. Satın alamayınca da sıfırdan yatırım planlayanlar olmuş. Nedir duyumlarınız?

Z.Poyraz: Örneğin benim yabancı ortağım, sürekli, ‘satılan fabrika var mı?” diye soruyor. Almak istiyor. Örneğin mevcut yabancı yatırımcılardan biri neredeyse her gün yatırım yapıyor. Kapasite arttırıyor. Diğerleri, sıfırdan geldi yeni hatlar kuruyor. Bina, arsa alıyor. Bir diğerinin yeri dar geliyor, yer arıyor. Diğeri Türkiye’de pazarı olmamasına rağmen ısı pompası yatırımı yapıyor.

İklimlendirme sektörü, yabancı sermeyenin ilgisini çeken bir sektör. Çekim gücü olan bir sektör, zaten mevcut yabancı yatırımcılardan da bunu görüyorsunuz. Bunun Türkiye’ye faydası çok. Onlardaki yeni teknoloji, yeni ürün geliştirmeler, yeni disiplinler bizim yan sanayimiz ve benzer iş yapan firmalarımızı da belli bir seviyeye çekiyor.

M.Şanal: Yabancı yatırımcı Türkiye’de yatırım için arzulu ve bu isteği daha da artacak. Bizim sektöre de ayrı bir ilgi var. Ancak yerli yatırımcı da sektörün geleceğini görüyor ve günlük düşünmüyor. Bizim de yurtdışında satın alma görüşmelerimiz artıyor.

Çin tehdit değil, hatta Türkiye’de yatırım arayışında…

Çin üretim ve ihracat stratejisi Türk ihracatçılar için tehdit midir?

M.Şanal: Çinli bir firma ısı pompası konusunda yatırım araştırmasına başlıyor. Çinli firmalar, uluslararası firmaya dönüşmek, farklı ülkelerde de üretim yapmak zorunda. Üretimde yakın olma stratejisi Çin’i zorlayacak. Bu nedenle Çinli birçok firma Türkiye’de yatırım yapmak için kolları sıvamış durumda. Hatta ısı pompası sektöründe çok büyük bir Çinli firma, Türkiye’de yatırım için görüşmelere başladı. Bizim de görüştüğümüz birkaç Çinli firma var. Bir iki yıl içerisinde, ortaklık veya sıfırdan yatırım planlıyorlar.

Z.Poyraz: Çin bundan sonraki dönemde, geçmiş 20 senede olduğu tehditten daha büyük bir tehdit oluşturamaz Türkiye için. Bu her sektör için geçerli. Nedeni de Çin’de maliyetlerin çok yükselmesi. İkincisi Çin’in pazarlara çok uzak olması, yani hızlı ulaşım sorunu. Diğer bir sorun ise politik tartışmalarla AB ülkelerini karşısına alması.. Ayrıca Çin artık çok pahalı ve asgari ücreti de Türkiye’den düşük değil. Yanı sıra Çin’de iç talep de yüksek, kendine de mal yetiştiremeyecek.

 

Başa dön tuşu