AA muhabirinin sorularını yanıtlayan TSKB Genel Müdürü Bilgiç, 2026’ya kadar yalnızca emisyon raporlaması şeklinde ilerleyecek olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) başlangıç döneminin Türkiye’deki şirketler için önemli bir hazırlık süreci niteliği taşıdığını aktardı.
Bilgiç, “Şirketlerin dönüşüme hazırlanmak için 2026’ya kadar daha yeşil ve sürdürülebilir üretim seçeneklerini ciddi şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Aksi takdirde, AB’ye ihracat yapmak isteyen şirketler ilave mali yükümlülüğe maruz kalacaklar. Özellikle alüminyum, çimento, demir çelik, elektrik, hidrojen ve gübre gibi karbon yoğun sektörlerimizin hızlı bir dönüşümden geçmesi gerektiğinin altını çizmek gerekir.” şeklinde konuştu.
İklim Kanunu hazırlıklarının hızla devam ettiğini aktaran Bilgiç, yakın zamanda ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) hayata geçirilmesini beklediklerini kaydetti.
“ÇSY risk notumuzla Türkiye’de ilk, dünyada ise ilk 9 kalkınma bankası arasında yer alıyoruz”
Murat Bilgiç, şirketlerin yeşil dönüşümünde nitelikli finansmanın ve finansman süreçlerinde teknik bilgi aktarımının rolünün çok kritik olduğuna dikkati çekerek, bu alana 30 yıldır yatırım yapan bir banka olarak müşterilerinin bu yolculuğunda yetkin bir iş ortağı konumunda bulunduklarının altını çizdi.
TSKB’nin müşterilerini dönüştürmeye başlamadan önce kendini dönüştürmeyi başarmış bir kurum olduğunu ifade eden Bilgiç, bugün kredi portföylerinin tamamına yakınının SKA odaklı yatırımlardan oluştuğu bilgisini paylaşarak, şöyle konuştu:
“Yenilenebilir enerji, verimliliği ve döngüsel ekonomiyi de içine alan sürdürülebilirlik temalı global fonlarımızın oranı ise yüzde 85 seviyesinde. Müşterilerimizi finansman olanaklarının yanı sıra danışmanlık kasımızla da besliyoruz. TSKB’den kredi alan her bir müşteri aynı zamanda dünya standartlarında bir sürdürülebilir finansman ekosistemine giriş yapmış oluyor. Bu da kredi yoluyla küresel rekabet gücünü ve itibarını artırmaları anlamına geliyor. Yakın zamanda Sustainalytics tarafından verilen ÇSY risk notumuzla Türkiye’de ilk, dünyada ise ilk 9 kalkınma bankası arasında yer alıyoruz. Global bankalar liginde ise 10. sıradayız. Bugün Türkiye’den bir bankanın bunu başarmış olması çok önemli. Biz bu sonuçları kalkınmanın tüm aktörlerini içine alan bir ekosistemde stratejik, somut, ölçülebilir ve etki odaklı adımlarımıza borçluyuz.”
“2053 net sıfır emisyon hedefinin başarılmasında sürdürülebilir finansmana erişim kritik önemde”
TSKB Genel Müdürü Bilgiç, sürdürülebilir finansmana erişim için firmaların, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları gibi global kabul görmüş sürdürebilirlik hedeflerine uyumlanmasının kritik önem taşıdığına değindi.
Bilgiç, bunun da stratejik yaklaşımdan başlayarak sistemli adımlar atmayı ve her adımı ölçerek iyileştirmeyi gerektirdiğini söyleyerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu alandaki somut aksiyonları örneklendirmek gerekirse, elektrik ihtiyacı için temiz enerji kullanması, halihazırda kullanılan enerjinin yenilenebilir kaynaklı olarak değiştirmesi, enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren firmaların SKDM uyumunu gözeten yatırımlarla emisyon yoğunluğunu azaltması, 2053 net sıfır emisyon hedefi kapsamında tüm süreçlerin gözden geçirilmesi ve buna göre aksiyon alınması son derece önemli. Diğer yandan, mevcut üretim hattında yapılacak yatırımla enerji, su ve kaynak verimliliğinin sağlanması, döngüsel ekonomi ve atık yönetimine ilişkin yol haritası ve aksiyon planının belirlenmesi gerekiyor.
Şirketlerin iş sağlığı ve güvenliği kapsamında politikalarını ve uygulamalarını düzenli olarak güncellemeleri, IK politika ve süreçlerinde cinsiyet ayrımcılığını önlemeye ve fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik adımlarını güçlendirmeleri de özel sektörün sorumlulukları arasında yer alıyor. Tedarikçi politikalarının gözden geçirilmesi, tedarik sürecinin tamamında sosyal, çevresel ve ekonomik hususlara dikkat edilmesi de elzem bir faktör. Aile şirketlerinin kurumsallaşma yönünde önemli adımlar atması da sürdürülebilir finansmana erişimi hızlandıran bir faktör olarak öne çıkıyor.”
“Dünya Bankasından alınacak 155 milyon dolar tutarında kredi ile Türkiye Yeşil Fonu’nu kuracağız”
Türkiye Yeşil Finans Projesi’nin 9 Kasım’da Dünya Bankası Yönetim Kurulu tarafından onaylandığını anımsatan Murat Bilgiç, yakın zamanda da konuyla ilişkili kredi anlaşmasını imzalamayı hedeflediklerini belirtti.
Yeşil Finans Projesi ile ülke genelinde yeşil dönüşüm sürecindeki şirketlere sermaye yatırımı sağlamayı amaçladıklarını vurgulayan Bilgiç, şunları kaydetti:
“Bu kapsamda Bankamız tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı garantisi ile Dünya Bankasından alınacak 155 milyon dolar tutarında kredi ile Maxis Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi AŞ aracılığıyla bir girişim sermayesi yatırım fonu olan Türkiye Yeşil Fonu’nu kuracağız. Dünya Bankası ile uzun süredir üzerinde titizlikle çalıştığımız ve geliştirdiğimiz bu projenin amacını ülkemizdeki firmaların yeşil dönüşümünü desteklerken, sermaye piyasaları yolu ile iklim finansmanına yönelik kaynakların çeşitliliğini ve miktarını artırmak olarak tanımlayabiliriz. Bu doğrultuda kuracağımız fon aracılığı ile firmalara sermaye yatırımı sağlarken özel sektör sermayesini de harekete geçirmeyi hedefliyoruz. Geleneksel faaliyetlerimizin aksine Dünya Bankasından sağlanacak bu kaynak müşterilerimize kredi olarak aktarılmayacak, TSKB uzmanlığıyla yönetilen bir fon bünyesine alınarak kriterlere uygun firmalarımızda sermaye yatırımı gerçekleştirilecek.”
“Proje büyüklüğünün 405 milyon dolar tutara ulaşması planlanıyor”
TSKB Genel Müdürü Bilgiç, Dünya Bankası kredisini kullanarak kuracakları fon kapsamında yatırım yapılacak firmalar düzeyinde ilave 250 milyon doları özel sektör sermayesinin sağlanması, böylelikle sermaye niteliğindeki proje büyüklüğünün 405 milyon dolar tutarına ulaşmasının hedeflendiğini ifade etti.
Bilgiç, “Fondaki bu kaynak firmalara kredi olarak değil, sermaye olarak aktarılacağından çarpan etkisinin bu tutardan çok daha yukarıda olacağını ve ülkemize yeşil dönüşüm yolculuğunda önemli bir katkı sunacağını düşünüyoruz. Diğer bir ifadeyle bu fon, yatırım yapılacak şirketlere büyüme sermayesi sağlayarak şirketlerin borçlanma kapasitesini artıracak ve büyüme potansiyeli olan firmaları bu kapsamda da destekleyecek.” dedi.
Öte yandan, Bilgiç, TSKB’nin özellikle uzman olduğu ve bankacılık sektöründe yoğun olarak uygulanmaya başlanan çevresel, sosyal yönetim ve raporlama sistemlerinin bu fon kapsamında da kurulması ve uygulanması girişim sermayesi yatırım fonu pazarında bir ilk olacağını aktardı.
“Türkiye Yeşil Fonu, ülkemizde ve dünyada bir ilk olma niteliği taşıyor”
Murat Bilgiç, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele ve karbonsuzlaşma konusunda aldığı aksiyonlara etkin katkı sağladıklarını ifade ederek, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Başta Ulusal Katkı Beyanımız olmak üzere içinde Bakanlıklarımızın, BDDK ve SPK’nın da bulunduğu düzenleyici kuruluşlarımızın Emisyon Ticaret Sistemi, İklim Kanunu ve Ulusal Taksonomi bağlamlarında çok değerli çalışmaları ve yön gösterici yol haritaları bulunuyor. 12. Ulusal Kalkınma Planı da 2024-2028 dönemi için bize önemli bir yön gösteriyor. Türkiye Yeşil Fonu’nun iklim risklerinin etkilerini kapsayıcılıkla gözeten çıktılarıyla ülkemiz yeşil dönüşümüne katkı sağlayacak yepyeni bir ekosistem oluşturacak olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Projemiz kapsamında kurulacak fonun, ülkemizde ve dünyada kredi ile finanse edilerek kurulan, yeşil ve kapsayıcı dönüşüm odaklı ilk girişim sermayesi yatırım fonu olacağına dikkati çekmek isterim. TSKB olarak Türkiye Yeşil Fonu gibi yenilikçi kaynaklarla ülkemizin sürdürülebilir kalkınması yolunda kırılganlıkları gözetirken ülkemiz hedeflerine katkıda bulunmaya devam edeceğiz.”