Uluslararası danışmanlık, denetim, vergi, strateji ve kurumsal finansman hizmetleri sunan EY’ın (Ernst & Young) özel sermaye fonları (PE) sektörüne ilişkin EY PE Pulse araştırmasına göre, sektör 2022’nin üçüncü çeyrek döneminde ters rüzgârlarla karşı karşıya kalmaya devam etti. Yükselen faiz oranları, artan resesyon endişeleri, olumsuz seyreden makro göstergeler ve finansman piyasalarında yaşanan zorluklar, şirketlerin bu alanda yeni işlemler gerçekleştirme olanağını kısıtladı. Öte yandan şirketler, yeni ürün lansmanları ve çeşitli gelişmelerle sektörün büyümeye devam etmesini sağlayacak yeni sermaye kaynaklarına dokunarak, uzun vadeli stratejik büyümeye odaklanıyor.
İşlem aktiviteleri, 2021’e göre %18 oranında azaldı
EY PE Pulse’a göre, geçen yıl ve 2022’nin başlarında rekor düzeylere ulaşan anlaşma faaliyetlerinden sonra, anlaşma hacimleri yılın ikinci yarısına doğru azalmaya başladı. Makro görünümün daha belirsiz bir hale gelmesine ek olarak finansman piyasalarında yaşanan bazı sapmalar, şirketlerin etkili biçimde işletebilecekleri sermaye miktarını sınırladı. 2022’nin ilk yarısında işlem aktiviteleri, 2021’e göre %18 oranında azaldı. 2021 yılının özel sermaye fonu şirketleri için açık ara en yoğun sene olduğu düşünüldüğünde, bu görece daha hafif bir düşüşü temsil ediyor. Ancak üçüncü çeyrekteki aktivitelerde ise ikinci çeyreğe göre %55 gibi ciddi bir oranda düşüş gerçekleşti. Kaldıraçlı finansman piyasalarında yaşanan ve özel sermaye fonu şirketlerinin gerçekleştirebildiği anlaşmaların boyutunu sınırlayan türbülans, söz konusu düşüşe yol açan başlıca etkenlerden biri oldu. Yeni kaldıraçlı kredi ihracının neredeyse 1 trilyon ABD doları gibi rekor bir düzeye ulaştığı 2021’in ardından, 2022 yılında gerçekleşen kaldıraçlı finansman aktiviteleri tarafında yalnızca 350 milyar ABD doları ile önemli bir düşüş yaşadı.
2021 yılında 1 milyar ABD doları ve üzerinde gerçekleşen özel sermaye fonları sektöründeki anlaşmaların oranı %30 düzeyinde iken bu oran bu yıl yalnızca %22 olarak gerçekleşti.
Perakende pazarına giriş arttı
EY PE Pulse, tüketici, gayrimenkul, teknoloji gibi bazı sektörlerin, son 12 ayda daha büyük oranda özel sermaye fonu çekebileceğini de belirtiyor. Özel sermaye fonu toplama faaliyeti, geçen yıla göre daha düşük gerçekleşmiş olsa da, 2022’nin büyük bölümünde önemli ölçüde sabit kaldı. Şirketler 2022’nin ilk üç çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre %8 düşüşle 386 milyar ABD doları toplayabildi. 2022’nin üçüncü çeyreğindeki faaliyetler de ikinci çeyreğe kıyasla %13 oranında yavaşlayarak 125 milyar ABD dolarına kadar geriledi.
Özel sermaye fonu çıkışları, aşağı yönlü değerlemeler ve alıcılar ile satıcılar arasındaki fiyat beklentileri arasındaki büyüyen fark nedeniyle üçüncü çeyrekte geçen yıla kıyasla %67 oranında düştü.
EY PE Pulse araştırması, özel sermaye fonu şirketlerinin teknolojiden yararlanan yeni ürünleri deneyimlemeyi sürdürdüğüne de dikkat çekiyor. Üçüncü çeyrek dönemde gerçekleşen bir dizi duyuru, özel sermaye fonlarının perakende pazarına girişini artırdığını gösteriyor.
Kaldıracın giderek pahalı hale geldiği ve şirketlerin öz sermaye katkılarını artırmalarının gerekeceği bir ortama girilirken, mevcut portföy şirketleri grupları için çarpanların son birkaç yıla göre büyük ölçüde daralması olası görünüyor. Özel sermaye fonu getirilerinin ise önemli ölçüde operasyonel değer üretimi tarafından yönlendirileceği anlaşılıyor.
“Şirketlerin iş birliklerine yönelebilecekleri alanlar telekomünikasyon, ulaşım, yenilenebilir enerji ve mobilite”
EY Türkiye Özel Sermaye Fonları Sektör Lideri Musa Gezer konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“EY tarafından hazırlanan ve dünya çapında özel sermaye fonları sektörünün nabzını yakından takip eden EY PE Pulse’a göre özel sermaye fonu şirketlerinin, zorlu koşullara rağmen kendilerini uzun vadeli stratejik büyümeye göre konumladıklarını gösteriyor. EY PE Pulse, faiz oranlarındaki ve finansman maliyetindeki artış sürdükçe, şirketlerin sermaye dağıtımı için yaratıcı yollar bulmaya çalışacağına işaret ediyor. Yatırımcılar için bu işlemler, ciddi operasyonel müdahalelere ihtiyaç olmadan düşük riskli finansman sağlama fırsatını temsil ediyor. Kurumsal ortakları için ise, daha sonraki yatırımlar için nakit ve borç kapasitesini korurken, sermaye maliyetlerini düşürme fırsatı sunuyor. Bu arayıştaki şirketlerin iş birliklerine daha fazla yönelebilecekleri alanlar arasında ise telekomünikasyon, ulaşım, yenilenebilir enerji ve mobilite sektörleri öne çıkıyor.”