Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
İhracatta yüzde 90 yerlilik oranı ve 27.7 dolarlık birim fiyatla Türkiye ortalamasının üzerinde yer alan triko sektörü, 11 aydır gerileme gösteren ihracat düşüşünden endişeli.
Sektör, ABD ile yıllık 100 milyar dolarlık dış ticaret anlaşmasının da bir an önce yürürlüğe girmesini bekliyor. 2022 yılının ilk 6 ayında 924.8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, bu yılın aynı döneminde 794.7 milyon dolarlık ihracat yapabildi. Söz konusu bu dönemde adet ve kg bazında da gerileme yaşandı.
Avrupalı birçok ünlü markanın tedarikçisi konumunda olan Türkiye triko sektörü, Avrupa’daki resesyon nedeniyle sipariş kaybı yaşarken sektörün üst örgütü Triko Sanayicileri Derneği (TRİSAD) Başkanı Mustafa Balkuv, özellikle KOBİ ölçeğinde firmaların kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Balkuv, “Rasyonel olmayan döviz kuru bu sektörün çöküşüne zemin hazırlıyor. Büyük çoğunluk bilançolarında önemli zararlar ediyor. Birçok firma mülk satarak varlığını sürdürüyor. Birçoğu da kepenk kapatıyor.
Pek çok sektörde de durum benzer” dedi. Yeni ekonomi yönetiminin attığı adımları genel anlamda olumlu olarak yorumlayan Balkuv, “Şimdi orta vadeli program açıklanacak ama ondan önce kısa vadeli acil eylem planı gerekiyor. Çünkü orta vadeye kadar dayanamayacak şirketlerimiz var. Ölüyü diriltemezsiniz ama hastayı iyileştirebilirsiniz” dedi.
Türkiye’nin şu anda en çok üretim ve ihracata ihtiyacı olduğunu vurgulayan Balkuv, “Ülkenin döviz ihtiyacını karşılayan en önemli iki kalem ihracat ve turizm. Bugün kilogram başına 27.7 dolarlık ihracat değeriyle triko katma değeri yüksek bir sektör. Vazgeçilecek bir sektör değil. Ama biz sadece ihracat ve pazarlarımızı değil üretim gücümüzü de kaybediyoruz” diye konuştu.
“Daralmanın da şirketlere maliyeti var”
Sektörün şu anda kazanmadığını sadece ayakta kalma süresini uzattığını ifade eden Balkuv, sorunların devam etmesi durumunda daha büyük zorluklar ve kapanmaların başlayacağını belirtti. Balkuv, “Büyük ihracatçılar değil belki ama 50-100 kişi çalıştıran küçük üreticilerin ayakta kalması çok zor. Büyük şirketlerin de bir daralma ihtiyacı olacak.
Ama daralmanın da tazminat yükü gibi birçok ciddi maliyeti var” dedi. Trikonun asla vazgeçilemeyecek bir sektör olduğunu yineleyen Balkuv, ancak bu kadar yüksek enflasyonda ve sürekli artan maliyetlerle bu yükü uzun süre taşıyabilmelerinin ve rakipleriyle mücadele edebilmelerinin zor olduğunu vurguladı.
126 milyar dolarlık ABD pazarından %1’lik pay
Son 11 aydır adet, kg ve ciroda devamlı eksi verdiklerini kaydeden Balkuv, “126 milyar dolar hazır giyim ithalatı yapan Amerika’ya yüksek vergiler ve yüksek navlun ücretlerinden kaynaklı sadece yüzde 1 oranında 1 milyar 200 milyon dolar civarında hazır giyim ihracatı yapabiliyoruz.
6 yıldır masada karşılıklı imza bekleyen yıllık 100 milyar dolarlık dış ticaret anlaşmasının hayati önemi var. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi sorunlarımızı büyük ölçüde çözecek ve 12 ay üretimimize katkı sağlayacak. Büyük zorluklarla ihracat yapabilmek adına mücadele veren firmalarımızın siparişi alabilmeleri ve bunları yönetebilmeleri noktasında uygun hızlı finansman erişiminin önemli olduğunu düşünüyorum.
Aslında, tek kalkınma modelimiz, üretmek ve ürettiğimizi ihraç ederek ülkemizin zenginleşmesini sağlamak, başka bir modelimiz yok” dedi. ABD’de çok pahalı bir gümrük duvarı olduğunu söyleyen Balkuv, “Çabalar sonucunda geçen yıl THY’dan yüzde 10 civarında destek alabildik. Azerbaycan’a yüzde 50 destek verildi. Ama biz oraya çok bir şey satmıyoruz ki” yorumunu yaptı.
“İstihdamda büyük kayıp yaşanabilir”
Sektörde yaşanan ihracat kaybının önlenmesi için bir an önce gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayan Balkuv, ihracat ve üretimdeki kayıpların istihdama da olumsuz yansıdığını belirtti.
Balkuv’un verdiği bilgilere göre, toplam hazır giyim istihdamının yüzde 10’unu karşılayan triko sektöründe EYT’nin de etkisiyle istihdam kaybı yüzde 20’lere ulaştı. Hazır giyim içerisinde trikonun en zor alan olduğunu dile getiren Mustafa Balkuv, şunları söyledi: “Triko bir konfeksiyon ürünü değil, tek tek üretildiği için daha çok insan çalışıyor. Dolayısıyla her mevkide çalışacak insana ihtiyacımız oluyor. Türkiye’nin bu sektörden vazgeçmesi çok zor.
Milyonlarca kişiyi sektörden çıkartıp başka bir yere nakledecek imkan yok. İhracatçının önünü görebilmesi istihdam kaybının önlenmesi, güven hasıl olması için ihracatçıyı rahatlatacak politikalar üretilmesi gerekiyor. Bu sektördeki bir zafiyet, diğer sektörleri de zincirleme reaksiyonla hızla etkileyecektir. Sonuçları tedarikçiler dahil herkesi etkileyecek” diye konuştu.
Triko artık 12 ay giyiliyor
Eskiden triko denilince sadece kazak akla geldiğini söyleyen Mustafa Balkuv, “Makine teknolojisinde gelinen nokta sayesinde artık yazın serin, kışın sıcak tutacak, 12 ay kullanıma uygun mamuller üretiyoruz. Triko, kalite ve zerafetin sembolü oldu. Türkiye AR-GE ve tasarım konusunda en iyilerden biri konumunda. Yıllık 2 milyar adet ürünü dünyaya kendi tasarımlarımızla satıyoruz. Türkiye’nin tanıtımına da katkı sağlıyoruz” dedi.
“Marka korumak çok zorlaştı”
Triko sektörünün markalaşmada önemli bir yol aldığını söyleyen Mustafa Balkuv, “Ama o kadar çok türbülans yaşıyorsunuz ki. Marka olmak da o markayı korumak da çok zor. Bugün baktığımızda 50 yıldan uzun ömürlü firma sayısı yok denecek kadar az. Öncelikle ülkemizin marka olması lazım. İtalyanlar’a bakın, mafyasını bile marka yapmış. Ülkeyi marka yaparsak, bizim kendimizi müşteriye anlatmamız daha kolay olur” diye konuştu.
TRİSAD, 28 yıldır mesleki eğitimin içinde
Yetişmiş eleman sorununu çözmek için mesleki eğitime ağırlık veren ilk sektörlerden biri triko. 1996 yılında TRİSAD Tekstil Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni kuran TRİSAD, 28 yıldır sektöre yetişmiş, donanımlı işgücü kazandırıyor.
Bugün okuldan mezun olanların sektöre dönüşü yüzde 50’yi bulurken hedef yüzde 60 olan Almanya’yı yakalamak. Uygulamalı eğitimin yapıldığı ve bugüne kadar 2 bin 300 mezun veren okulda, şu anda 430 öğrenci eğitim alıyor. Mezunlardan 70-80 kişinin sektöre döndüğünü açıklayan TRİSAD Başkanı Mustafa Balkuv, sayının yetmediğini belirtti.
2.5 yıl önce iş arayanları sektöre kazandırmak için Zeytinburnu’nda sertifikalı eğitim programı başlattıklarını aktaran Balkuv, “Yılda 5 kurs planladık ama 2 kursta kaldık. 2.5 yılda 300 kişiye iş bulmayı hedeflerken 50 kişide kaldık. Talep olmadı” dedi. Hükümlülere yönelik eğitim projesi de hazırladıklarını aktaran Balkuv, denetimli serbestlik müdürlüklerine bağlı olarak yürütülen proje kapsamında 3 yılda 500 kişiye yakın hükümlüyü iş sahibi yaptıklarını kaydetti.
Balkuv, pandemiyle birlikte denetimli serbestliğin kaldırılmasıyla projenin de rafa kaldırıldığını belirtti. Balkuv, “İyi yetiştirilmiş bir insanın nesiller boyunca iyi devam edeceğini, doğru devam edeceğini ülkenin kurtuluşunun iyi yetişmiş insandan iyi ve bunu da eğitimden geçmek olduğunu düşünüyoruz. Ve bunun için de elimizden geleni yapma gayreti işaretindeyiz” dedi.