Türkiye’de enerji piyasası 2001’den itibaren atılan adımlarla yerli ve yabancı yatırımcıların ilgi odağı oldu. Türkiye’nin ekonomik büyüme performansının güçlü seyrettiği 2007 – 2015 döneminde hızla artan elektrik ihtiyacını karşılamanın en rekabetçi ve sürdürülebilir yolu, özel sektörün ilgisini bu alana çekmekti. Neredeyse tamamı özel sektör tarafından gerçekleştirilen yaklaşık 60 milyar dolarlık yatırımla Türkiye’nin kurulu elektrik üretim kapasitesi bu dönemde 40.836 MW’tan 73.147 MW’a sıçradı.
“Kısa süreli olmalı”
“Devlete ait elektrik santrallerinin fiyat politikaları”, dönem dönem uygulamaya konan “Tavan Fiyat” ve “Azami Uzlaştırma Fiyat Mekanizması” gibi regülasyonlar; elektrik fiyatının rekabetçi bir şekilde serbestçe piyasada oluşmasının önüne geçiyor. Yatırımcılar, sadece zaruri durumlarda ve kısa süreli olması gereken “Tavan Fiyat” uygulamasının uzun süre devam ettirilmesinin elektrik piyasasına yönelik güveni sarstığına dikkat çekiyor.
Elektrik piyasasındaki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Akenerji Ticaret Direktörü Orkun Eyilik, “Elektrik fiyatının piyasada serbest bir şekilde oluşmasını engelleyen uygulamalar yatırımcı ilgisini olumsuz etkiliyor. Bu durum uzun vadede ihtiyaç duyulan yeni yatırımların yapılamamasına neden olabilir. Unutmamalıyız ki Türkiye elektrik piyasasındaki birçok yabancı yatırımcı, 2015 öncesinde lisanslandırıp projelendirdikleri yatırımlarını gerçekleştirmekten vazgeçti. Bir kısım yatırımcı ise elektrik sektöründen tamamen çıkma kararı aldı. Muhakkak ki olağanüstü durumlarda kamu otoriteleri fiyatlara tavan getirebilir, ancak bu tarz serbest piyasa dinamiklerini bozan müdahalelerin çok nadir ve kısa süreli olması gerekir” dedi. BOTAŞ’ın doğalgaz santrallerine uyguladığı tarifenin MW/h başına 2 bin 250 TL olduğunu söyleyen Eyilik, iletim ve işletim bedelleri de eklenince rakam ın 2 bin 350 TL’ye yükseldiğini aktardı.
“Maliyetler karşılanamıyor”
Eyilik, “EPDK tarafından belirlenen “elektrik spot tavan fiyatı” ise 2 bin 700 TL. Günün sadece 3-4 saatinde oluşan tavan fiyatlarla, 350 TL/MWh kazanıp sigorta, personel, değişken ve sabit bakım maliyetlerinizi karşılamanız bekleniyor ki bu imkânsız. Bu ortamda yatırımın geri dönüşü söz konusu değil ve bu fiyat politikası şirketlerin kredi faizlerini bile ödemekte zorlanmasına neden oluyor. Tavan fiyatın birebir doğal gaz santrallerinin marjinal üretim maliyetine endekslendiğini görebiliyoruz” dedi. Bu uygulamanın tüm elektrik santrallerini etkilediğini kaydeden Eyilik, “Piyasada regülatif bir şekilde uygulanan sübvansiyonun fiyat mekanizmasını bozması, yeni yatırımları güçleştiriyor. Arz güvenliği için, tavan fiyat seviyesinin acilen “elektriğin olmadığı her saat için ülke ekonomisine ne kadar kayba sebep olur” seviyesine yükseltilmesi gerekiyor; çünkü mevcut seviye sürdürülebilir değil” diye konuştu.
2024 ikinci yarıda elektrik talebi zirveye çıkacak
2022 ve 2023’teki küresel ekonomik yavaşlama ve bunun Türkiye’de de kendini hissettirmesiyle elektrik talebinin 2021’de bulunduğu 330 TWh seviyesinden 2023’te 323 TWh’e düştüğünü anlatan Eyilik, 2023’ün ikinci yarısı itibarıyla ekonomi politikalarında atılan normalleşme adımları ile beraber 2024’ün ikinci yarısından itibaren sanayi üretimindeki artışın etkisiyle elektrik talebinde yeni zirveleri görebileceğimizi söyledi. Eyilik, “Tarifeler aracılığıyla yapılan sübvansiyonlar ölçülebilir ve sınırlı olur, ancak serbest piyasaya yapılan müdahalelerle gerçekleştirilen dolaylı sübvansiyonların bedeli ölçülemez. Gerçek maliyeti arzı karşılayabilecek yeni büyük yatırımların gelmemesiyle ortaya çıkacaktır” dedi.