Başak Nur GÖKÇAM
Gezegenimiz, küresel ısınmanın yörüngesine girmiş durumda. İklim değişikliği, artan sıcaklık, nüfustaki artış, aşırı hava olaylarındaki artış, buzulların erimesi gibi pek çok sonuç yaşayan tüm canlıları tehdit etmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ise geçtiğimiz haftalarda tüm bu yaşananları “Küresel ısınmayı geçtik; küresel kaynama çağına girdik” şeklinde yorumladı.
Guterres’in bu yorumu, aslında gezegende yaşanan tüm bu hızlı değişimlerin de nedenini en iyi şekliyle özetledi. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Yuvam Dünya Derneği Kurucu Başkanı Kıvılcım Pınar Kocabıyık, “Eğer BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ‘Küresel ısınmayı geçtik; küresel kaynama çağına girdik’ diyorsa, bunun anlamı üzerine daha fazla düşünmek gerekir.
Ve bu süreç kolay kolay da bitmez; tabii eğer buna karşı hem ulusal hem de küresel düzeyde bir acil durum ilan etmez ve bütün üretim ve tüketim biçimlerimizi yeniden düzenlemezsek” dedi. Çözüm için yapılması gerekenlere dikkat çeken Kıvılcım Pınar Kocabıyık, “Fosil yakıtlardan acil olarak uzaklaşmalı, doğal sistemleri çok daha iyi korumalı, ormanlarımıza sahip çıkmalı, kentlerimizi, tarımsal alanlarımızı, tüm altyapılarımızı, iklim krizinin yeni normaline göre yeniden düzenlemeliyiz. Çünkü iklim krizi şu anda ve burada” şeklinde konuştu.
Tüm afetleri birbirine bağlamamak gerekir
Dünyada ve Türkiye’de yaşanan doğal afetlerin hepsini birbiriyle doğrudan bağlantılı olarak görmenin abartılı bir yorum olacağını söyleyen Kocabıyık şöyle devam etti: “Ancak dünyanın iklim kriziyle bağlantılı bir aşırı hava olayları türbülansının içinde olduğunu söylemek de gayet olası.
Amerika’nın Doğu eyaletlerini vuran fırtınanın bir milyona yakın insanın elektriksiz kalmalarına neden olduğunu biliyoruz. Söz konusu kasırganın şimdiden iki insanın ölümüne yol açtığını da haber ajansları duyuruyor.
ABD’de yaklaşık 50 milyon insan kasırganın etkilerini bir şekilde yaşıyor.” Kasırgaların sayısı ve gücünün iklim krizi nedeniyle son 15-20 yılda büyük oranda arttığına dikkat çeken Kocabıyık, “Dünyanın en güçlü ülkesi ABD bile bu aşırı iklim olaylarından nasibini alıyor. Geçtiğimiz yıl tüm Pakistan’ı seller altında bırakan ve binlerce kişinin ölümüne neden olan fırtına da bu sürecin parçası; son 400 bini yılın en sıcak temmuz ayını yaratan sıcak hava dalgaları da; Afrika’nın ve Akdeniz havzasının yaşadığı derin kuraklık da aynı şekilde iklim kriziyle bağlantılı” diye konuştu.
Daha zor günler bizi bekliyor
Geçtiğimiz ay 3-5 yıllık periyotlarla meydana gelen ve küresel bir doğa olayı olan El Nino dönemine girdiğimizi hatırlatan Kocabıyık, “Önümüzdeki dönemde daha fazla aşırı iklim olayı, sel, kuraklık ve sıcak hava dalgaları görme olasılığımız arttı. İklim krizinin ısıttığı dünyayı el Nino’nun da etkisiyle daha sıcak günler bekliyor. Isınan hava, denizlerin daha fazla buharlaşmasına ve sonuç olarak da daha fazla ve güçlü fırtınalara neden oluyor. Bu süreçten Türkiye de elbette bağımsız değil” diye konuştu.
Aşırı hava olayları çağına girdik
Türkiye’nin birçok sahil kasaba ve kentinde alarma neden olan Rip akıntısını da değerlendiren Kocabıyık, “Uzmanlar, bunun da bu sürecin bir parçası olup olmadığını söylemek için çok erken olduğunu belirtiyor. Rip akıntıları, özellikle Karadeniz’ için doğal bir olay. Ancak aşırı hava olaylarının Rip akıntılarının sıklığını ve şiddetini artırdığını söylemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var ama şunu rahatça söyleyebiliriz: Tüm dünya iklim kriziyle bağlantılı bir aşırı hava olayları çağına girmiş durumda” dedi.